Barbarossa Harekatı : Birinci bölüm (Harekatın sebepleri, Planlama ve hazırlıklar)

Dünya tarihindeki en büyük askeri saldırı... Sivillerle birlikte en az 25 milyon insanın ölümüne sebebiyet veren büyük kavga. Nazi Almanyası'nın ilerlemesinin durduğu ve devrilmenin başladığı büyük savaş. Belki de bir çağı değiştiren büyük harekat...

Her seferinde (Kavgam kitabında da bahsettiği gibi) Rusya'yı en büyük düşman olarak gördüğünü söylemekten çekinmeyen Hitler, her ne kadar Polonya, İngiltere ve Fransa ile savaşırken doğu sınırını güven altına almak için Rusya ile saldırmazlık paktı imzalasa da, zamanının geldiğine inanarak Rusya'ya karşı seferberliğe başlamıştı. İlk hazırlıklar başladığında takvimler 18 Aralık 1940 gününü gösteriyordu.

Hitler'in hedefi, Rusya ile savaşı bir an önce kazanıp, orduyu terhis ederek Almanya'nın duyduğu işçi açlığını bir an önce bitirmekti. Bu süre içinde çabucak Ukrayna'yı alabilirse ne ala! Zira Hitler, Ukrayna topraklarını sınırsız tarım arazisi ve petrol kaynağı olarak görüyordu.

Hitler'in emriyle harekatı koordine etmesi için görevlendirilen bir çok general, Hitler'in aksine "eğer Rusya'nın tamamı işgal edilemezse bu bize ekonomik yarardan çok zarar sağlar." görüşünde birleşmişti. Ayrıca "Rusya'nın Almanya'ya saldırması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, böyle durum olsa bile Almanya'nın bunu rahatlıkla savunacak güce sahip olduğunu, yanı başlarında bulunan güçsüz Komünistlere karşı savaşın ortasında bir harekata girerek Alman ekonomisini zorlamanın gereği olmadığını" Hitler'e iletmişlerdi.

Fakat Hitler bütün bunlara kulaklarını kapatmıştı. Zira o, Kavgam kitabında da yazdığı gibi gözünü "600 yıl önce  olduğu gibi, Almanya'nın hakkı olan Doğu topraklarına" çevirmişti.

Aslına bakılırsa Hitler'in iştahı, 1930'lu yıllarda Stalin'in emriyle başlatılan"büyük temizlik" operasyonuyla iyice artmıştı.. Bu operasyonda Kızıl Ordu'da görevli bir çok tecrübeli subay, üst rütbeli askerler ve bir çok sivil öldürüldü, hapse atıldı. Kızıl Ordu büyük sıkıntılar yaşıyordu ve orduda tecrübeli asker kalmamıştı. Bütün Bolşevikler sürgüne yollandı, hatta Ekim Devrimi'ni gerçekleştirenler de bunların içindeydi. Bir de buna ek olarak, Rusların Finlandiya gibi "bir avuç askere sahip ülkeye" karşı yürüttüğü başarısız askeri saldırılar da Hitler'in gözlerinin Rus topraklarına dönmesine yetmişti. Buna karşılık Alman birlikleri ise Fransa ve Polonya'da muazzam zaferler kazanmış ve Hitler'in gözlerini kamaştırmıştı. Hitler Sovyetler Birliği'nde bir başarının çok kolay geleceğini düşünmüştü. Bu sebeple, ona göre "kış için hazırlık yapmaya gerek yoktu." Öyle ki, ordular 22 Haziran 1941 günü saldırıya başladığında ordunun ancak %20'sine yetecek kadar kışlık mühimmat ve kıyafet vardı.

Fakat bu Hitler'in umurunda değildi. Galibiyetten o kadar emindi ki, ekonomi uzmanlarından "Sovyetler Birliği'ni işgal ettiğinde nasıl bir ekonomik planın yapılması gerektiğini" araştırmalarını istedi. 1941 yılının Mart ayında gelen cevaplar onu tatmin edecek düzeydeydi : Kazanılan topraklarda halk açlıktan ölmeye terk edilecek, ellerindeki bütün gıda maddeleri Avrupa'daki topraklara ve orduya yönlendirilecek, topraklar yerlilerinden temizlendikten sonra da seçkin Alman göçmenleri o topraklara yerleştirilerek ekonomiye büyük katkı sağlayacaklardı.
Oradaki halk resmen değersiz birer böcek olarak görülüyordu. Harekattan önce yayınlanan bildiride, "savaş esirlerini ya da sivilleri öldürenlere herhangi bir mahkeme yaptırımı yapılmayacağı, en fazla birlik komutanının ceza verebileceği, bu cezanın da disiplin cezasından öteye geçmeyeceği" emri veriliyordu. Yani Almanların kısaca demek istediği şuydu: "Almanları mutlu etmek için Rusları öldürün."
Fakat katliamların sonuçları hiç beklenildiği gibi olmadı. Stalin'in kılıcından kaçan Bolşevikler bile Nazilerin bu müdahaleleri sonucunda Stalin etrafında birleşmeye ve savaş bitene kadar Nazilere karşı cephe almaya başladı.
Heinz Guderian

Oysa Hitler, Stalin'in pençelerinden kurtulmak isteyen Rus halkını yanına çekmeyi başarabilseydi, savaşın seyri çok daha farklı olabilirdi. Hitler'in en çok güvendiği komutanı Heinz Guderian anılarına şunları yazmakta hiç tereddüt etmemişti : 
 "Hitler ilk darbeler hedefleri üzerine indiğinde Sovyet sistemin çökeceğine ve halkın hiç sevmediği komünist düzenden Nasyonal Sosyalizm'in kanatları altına sığınacağına inanıyordu. Ancak Rusya seferi başlayınca böyle bir şeyin başarılmaması için ne gerekiyorsa yapıldı. İşgal altındaki Sovyet halkına yeterince kötü muamele edilerek ve zalim bir yönetici gibi davranılarak Rus toplumu ezildi. Bu da yetmiyormuş gibi Ukrayna gibi bir çok bölgenin Alman topraklarına katılacağı açıkça belirtildi. Sonuç olarak, akıllı bir yöntemle kazanılması mümkün Sovyet halkı, inatla Stalin'in bayrağı altına itildi ve üçüncü Reich'in feci sonu hazırlanmış oldu.


Kuşkusuz bu trajedide Hitler'in ırkçılık ilkesi de büyük rol oynamış ve diğer millet insanları küçük görme saplantısı feci sonu çabuklaştırmıştı. Nasyonal Sosyalizm'in ve Almanya'nın yıkılışında en önemli etken bu ırkçılık budalalığıdır."
 


Hitler'in emriyle başlayan hazırlıkların en önemli aşaması, Ukrayna'nın arkasında bulunan petrol sahasıydı. Bu topraklar ele geçerse Alman tankları ve motorize birlikleri için gerekli kaynak bulunmuş demekti.
Fakat Hitler, bunun yerine önceliğin Leningrad'a verilmesini şart koşmuştu. Komutanlar her ne kadar Hitler ile tartışmaya girdilerse de, Hitler "önce Leningrad, sonra Donetsk, en son ise Moskova" şeklinde bir plan sunmuştu. Daha sonradan verdiği emirlerde ise "Moskova'yı düşürmenin siyasi ve askeri bir zafer olacağını, bu zaferin İngiltere'yi savaştan çıkartmaya yeteceğini" söylemiştir.

Hitler 1940 ve 1941 yılları arasında hummalı bir çalışmaya başlamıştı. Bu süre içinde tank ve uçak yapımına ağırlık verilmesini isteyen Hitler, 3300 tank, 2100 uçak ve 5 milyon asker ile Rusya'yı teslim almanın planlarını yapıyordu.

Rusya'da ise durum kötüydü: Stalin dahil hiç bir komutan, Almanya'nın batı cephesini bırakıp da böylesine büyük bir saldırıya kalkışacağını tahmin etmiyordu. Hazırlanmaları için kısıtlı bir zaman vardı ve askerler ile komutanların bir çoğu hayatında hiç savaş tecrübesi yaşamamış komutanlardı. Karşılarındaysa 1939 yılından beri birbirinden hızlı ve etkili zaferler kazanan Avrupa'nın en yetenekli komutanları vardı.

Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Molotov
Almanya Dışişleri Bakanı Ribbentrop ile birlikte...
Sovyetler Birliği'nin bir diğer sıkıntısı ise savaş başlayana kadar düzelmeyecek olan vurdumduymaz tavırdı. Zira Almanya'nın kendilerine saldırmayacağına dair boş bir güven içindeydiler. Öyle ki, Rus Dışişleri Bakanı Molotov, Alman büyükelçisiyle birlikte harekatın başlamasından 1 hafta önce gazetelere ortak bir açıklama yaparak "Almanya ile Sovyetler Birliği arasında bir savaş çıkacağı iddiası İngilizlerin garip propagandalarının ürünüdür. Sovyet çevrelerinin görüşüne göre, Almanya'nın Sovyetler Birliğine karşı bir taarruza geçmek niyetinde olduğu, hiç bir temele dayanmayan bir söylentidir." demişti.


Rusya'nın harekattan önceki toplam askeri Almanlardan fazla olsa da (5,4 milyon) bunların hareket kabiliyeti kısıtlıydı. Zira Alman birlikleri motorizeydi ve  blitzkrieg taktiği sayesinde bu motorize birliklerin manevra yetenekleri Ruslara göre çok daha iyiydi. Rus komutanlar en çok "seferberlik halinde 12 milyon asker çıkartabilmelerine" güveniyordu fakat sanayileri bu kadar askeri silahlandırabilecek kadar gelişmiş değildi.
Sovyetler Birliği Hava Kuvvetleri yaklaşık 4000 bin uçaktan (Almanya'nın uçak sayısının iki katı) oluşuyordu fakat bu uçaklar nitelik olarak Almanların yanına bile yaklaşamazdı ve pilotlar acemiydi, savaş tecrübeleri yoktu. Sonuçta Ruslar, Almanya'nın yaptığı gibi -sırf pilotları tecrübe kazansın ve uçakları test edilmiş olsun- diye İspanya İç Savaşı'na katılıp da şehirleri bombalamamışlardı! Sovyet ordusunun tank sayısı ise Almanya'nın tank sayısının 3 katıydı fakat bunlar modeli geçmiş T-26 tipi tanklardı. Almanların bu tanklar hakkında endişe etmesi bile yersizdi.

Rus seferberliğini casuslardan gelen bilgilerle en iyi özetleyen isim Alman General Halder şunları söylemişti: "Kuvvetlerimiz, Rus ordusundan sayıca az olmasına rağmen nitelik bakımından onlardan çok üstündür."

Aslında Hitler'in planı saldırıyı 1941 yılının Nisan ayında başlatmaktı. Fakat Arnavutluk topraklarını işgal eden İtalyanların Yunanistan karşısında bozguna uğramaları, Slav topraklarındaki gerginlikler ve kış mevsiminin beklenenden uzun sürmesi sebebiyle, harekat ancak Haziran ayının sonuna doğru yapılabildi (Bu gecikme, bir çok tarihçi tarafından yenilginin en büyük sebebi olarak gösterilir). Fakat bu gecikmeye rağmen, Hitler bu planın "baskın" özelliğini koruyabilmesi için o kadar çok çabalamıştı ki, kadim müttefiki Mussolini bile ancak Sovyet Büyükelçiliği'ne savaş açtığını bildirdiğinde saldırıdan haberdar olabilmişti.

Gece 03:00'da Mussolini saldırıdan haberdar olduğunda söyledikleri ise -kazanan tarafı doğru tahmin edemese de- bu harekatın ne denli büyük olduğunun göstergesiydi: "Bir tek şeyden umutluyum; Almanların burunları iyice kırılacak. Evet, kuşkusuz Almanlar düşmanlarını yere serecek ama, onlar da takatsiz kalacaklar..."




Not: Devamı bir sonraki yazı dizisinde: Barbarossa Harekatı : İkinci Bölüm (Almanya Saldırıyor)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Joseph Mengele: Yahudi Çocukların "Mengele Amca"sı...

Dresden: Tarihe Gömülen(!) Tarihi Şehir...

Nanking Katliamı